Blog Arşivleri
İnternet ve Sansür: Bir Nesil Çatışması Öyküsü
(Hayatımdaki bazı değişiklikler yüzünden çok uzun zamandır sessiz kaldım. Yeni şartlara alıştıktan sonra yazılar eski hızına dönecek umarım.
SosyalMedya.CO için dün yazdığım yazıyla kendimi biraz affettirebilirim belki.)
İnsanlık tarihini incelediğinizde bütün büyük sorunların, yönetenlerle yönetilenler arasındaki kopukluktan kaynaklandığını fark edersiniz. Seçme ve seçilme hakkı, güçler ayrılığı, yazılı kanunlar vs. hep bu kopukluğu telafi etmek için geliştirilmiş yöntemlerdir.
Yöneticilerimizin biz İnternet kullanıcılarını denetlemek için koyduğu kuralların bir türlü yerine oturmamasının sebebi tam da bu gibi görünüyor. Onlar küçüklüklerinden beri benimsedikleri bir tür hayat yaşıyorlar, biz ise tamamen farklı bir tür.
Birincisine “Çevrimdışı Hayat” denilebilir. Bu hayatı yaşayanların temel haber kaynakları günlük gazete ve televizyon. Buralardaki yorumlardan besleniyorlar. Bürokratik bir göreve gelemedikleri sürece edilgenler. Belki de bu yüzden yöneticilere bizim pek anlayamadığımız derin bir saygıları var. Yönetenler ve yazanlar tarafından üretilen bilgiyi alıyor, yorumluyor ve çevrelerindeki beş-on insanla tartışıyorlar, o kadar. İçerik yaratma ve yayma güçleri çevrimiçi yaşama geçmedikleri sürece çok çok az.
…
Yazının tamamı için logoya tıklayın.
İlginizi çekebilir:
Blogger isyanının anatomisi: Can’t Touch This!
2011’in gözde meslekleri arasında diktatörlük yok
UyduNet’ten ücretsiz sansür hizmeti
UyduNet’ten ücretsiz sansür hizmeti
Derler ki, hapis cezasını ilk icat eden hükümdar, bu icadını kimselere duyurmamış. Suç işleyenlere bunu ücretsiz bir hizmet olarak sunduğundan, tebaasını ayrıca bilgilendirip kimseyi rahatsız etmek istememiş.
Hikaye yalan tabii, şimdi uydurdum. Ama olsa şahane olmaz mıydı? En azından UyduNet’in tarihte tek olmadığını bilmiş olurduk.
Emektar muhbirlerimizden Burju’nun başına gelen olay şöyle:
Kendisi UyduNet’ten internet hizmeti satın alıyor. Alıyor almasına da, bilgisayardan hiçbir alkollü içki sitesi açılmayınca meraklanıyor, UyduNet’in müşteri hizmetlerini arıyor. Açıklama şöyle:
“UyduNet’ten bağlantınızı ilk aldığınızda Temiz İnternet hizmeti kapsamında otomatik olarak sakıncalı içerikler, içki ve sigarayla ilgili sitelere erişim engelleniyor. Bu hizmeti biz ücretsiz sunduğumuzdan, size bu bilgiyi ayrıca vermiyoruz.”
Süper di mi? Tabii ki.
Muhbir: Burju
İlginizi çekebilir:
Sansür neden aptalcadır? [11 Mayıs 2009]
ADD’nin karın ağrısı [12 Nisan 2009]
Yağmurdan kaçarken…
Stuart McMillen’in çizimleriyle George Orwell’ın ve Aldous Huxley’in distopyaları arasındaki farklar. Huxley’in “cesur” ve “yeni” dünyasıyla bizimki arasındaki benzerlikler hakikaten ürkütücü.
Muhbir: Begüm
Kaynak: Recombinantrecords.net
Rezaleti sansürledik, elimizde parti kaldı
Sansürün garip sonuçları vardır. Bir görüntünün içeriğinden dolayı yasaklanması gerekiyorsa, bu iddiada bulunanların haklılıklarını kanıtlamak için bu görüntüleri göstermeleri gerekir. Görüntüler sansürlendikleri sürece de kimse sansürün haklı olduğundan emin olamaz.
Haklılığı bir kenara bırakalım, olaya bir de habercilik boyutundan bakalım.
Eğer ortada genel normları zorlayan bir “skandal” varsa, bu skandalı okuyuculara haber vermenin iki yolu vardır: ya skandala ortak olup normları zorlayacaksınız, ya da görüntüleri göstermeden ortada bir skandal olduğunu öne süreceksiniz. İki şekilde de haber değeri ciddi şekilde azalıyor. Birinci durumda “skandal” görüntüler haber sitesinde verilecek kadar sıradanlaşıyor, ikincisinde ise haber doğru düzgün verilmemiş oluyor.
Hürriyet’in bugün düştüğü durum da aşağı yukarı aynı: websitelerinde her haberi “resimler için tıklayın” modunda sunmayı görev bildiklerinden, konu Güney Kıbrıs tekne turlarındaki seks skandalı olunca mutlaka resimle desteklemek zorunluluğu hissediyorlar.
Ama gerçek skandalı gösteren resimleri (ellerinde varsa bile) siteye koymaları tabii ki imkansız.
Sonuç: “İşte rezaletin fotoğrafları” başlığıyla verilen, birkaç kişinin yüzlerinin mozaiklendiği gayet sıradan fotoğraflar. Fotoğraflardan çıkarabildiğimiz tek rezalet var: tekne turlarına katılanlar çok eğlenmişler.
Ha derseniz ki, “biz burada sıcaktan kavrulurken onların tekne turlarında eğlenmesinden büyük rezalet mi olur?”, ona diyecek sözüm yok tabii.